Mücadeleyi kaybeden Ermenistan’ı nasıl bir gelecek bekliyor?

Mücadeleyi kaybeden Ermenistan'ı nasıl bir gelecek bekliyor?

Azerbaycan ile tarihi olarak gergin ve kanlı bir çatışma geçmişine sahip olan Ermenistan, yaşadığı son mağlubiyetle birlikte kaotik bir sürecin içerisine girdi. Ermenistan’da yaşanan iç siyasi çatışmaları ve bunun yaratabileceği etkileri Dış Politika Uzmanı Prof. Dr. İsmail Şahin Herkes Duysun için yorumladı.

Oğuzhan Osman BİLGİN – Herkes Duysun / BURSA (İGFA) –  Azerbaycan ve Ermenistan arasındaki çatışmalarda büyük bir üstünlük kuran Azerbaycan güçleri Ermenistan’ı doğal olarak gergin bir iç siyasi atmosfere itti. Koltuğunu korumakta zorlanan Ermeni Lider Paşinyan’ı zor günler bekliyor. Ermenistan’da ilerleyen günlerde yaşanabilecek siyasi ve politik atmosferi Dış Politika Uzmanı Prof. Dr. İsmail Şahin Herkes Duysun için analiz etti.

ERMENİLER HÜKÜMETLERİNE KARŞI ÖFKELİ

Çatışmalarda art arda hüsrana uğrayan Ermenistan’da mağlubuyetin suçlusu olarak Paşinyan ve hükümeti görülüyor. Prof. Dr. İsmail Şahin, bu eylemlerin bir darbe sürecine evrilmesinin çok farklı dinamiklere bağlı olduğunu söyledi.

Protestoların bir darbe sürecine evrilmesi için güvenlik güçlerinin tavrının da oldukça önemli olduğunun altını çizen Şahin, “Ermeni ordusu istemediği müddetçe bir darbeden söz etmek pek olası görünmüyor. Bilindiği üzere Başbakan Nikol Paşinyan, Ermenistan’ın yenilgisiyle sonuçlanan Dağlık Karabağ savaşından sonra da istifa baskısı altındaydı. Ülkede protesto gösterileri düzenlenmiş ve hatta Genelkurmay Başkanı Onik Gasparyan, Paşinyan’ı istifaya davet etmişti. Bunun üzerine Paşinyan, ordunun istifasını istemesini “darbe girişimi” olarak nitelendirdi ve sonrasında da Genelkurmay Başkanı Onik Gasparyan’ı görevden aldı. Bugüne baktığımızda hem Rusya’ya hem de Başbakan Nikol Paşinyan’a yönelik eylemlerin yapıldığı görülüyor ancak bunların bir neticeye varabilmesi için uluslararası bir destek gerekli. Şimdilik böyle bir destek söz konusu değil.” dedi.

“RUSYA BÖLGEDE YENİ STRATEJİLER BELİRLEYECEK”

Ermenistan’ın ABD ile son dönemde ilerleyen ilişikilerine de değinen Şahin, “Ermenistan’ın ABD ile yakın bir işbirliği içerisine girmesi, Rusya’nın bölgedeki etkisini ve stratejik pozisyonunu yeniden değerlendirmesine yol açacaktır. Zaten öyle de oluyor. Rusya, uzun bir süredir Ermenistan’ı stratejik bir müttefik olarak görmüş ve ülkenin askeri ihtiyaçlarını karşılamıştır. Ermenistan’ın ABD ile askeri tatbikatlar yapması bölgesel dengeyi değiştirebileceği gibi Ermenistan’ın Rusya ile olan geleneksel ilişkilerini de etkileyecektir.” dedi.

Özellikle Rusya’nın Azerbaycan ve Türkiye gibi bölgedeki diğer stratejik ve taktiksel ortaklarına karşı yeni bir pozisyon arayışına girmesinin de muhtemel olduğunu belirten Şahin, “Paşinyan 2018 yılında değişim vaadiyle iktidara gelmişti. Batı’yla daha yakın bir ilişki kurulmasına taraftardı. Bu doğrultuda Avrupa Birliği (AB) ile Ermenistan arasındaki entegrasyonun artırılmasını savunuyordu. Bu sayede ifade özgürlüğü, yolsuzlukla mücadele ve insan hakları gibi alanlarda Ermenistan’ın ilerleme kaydedeceğini düşünüyordu. Dahası Paşinyan Rusya yanlısı değildi. Muhalefette bulunduğu sıralarda Rusya ile yapılan ekonomik ve askeri anlaşmaları protesto etmesiyle biliniyordu. Zaten Nisan 2018’de sokak gösterileriyle başlayan ve iktidarın devrilmesine yol açan Kadife Devrim’in lideri ve sembolü olan Nikol Paşinyan’dı. Ermenistan, Kadife Devrim sonrasında Avrupa Birliği ile daha yakın ilişkiler geliştirmeye başladı. Bu kapsamda Paşinyan, AB ile ortaklık anlaşmasını imzalamaktan kaçınmadı. Amacı, AB ile Ermenistan arasındaki ekonomik ve siyasi işbirliğini artırmaktı. AB’nin yanı sıra Ermenistan, ABD ile de ilişkilerini güçlendirmeye çalıştı. Açıkçası, Kadife Devrim sonrasında, Ermenistan’ın dış politika tercihlerini çeşitlendirmeye yönelmesi ve daha fazla Batı ülkesi ile işbirliği yapma yoluna gitmesi, Moskova’da ciddi endişelere yol açtı. Bu nedenle Rusya, değişen küresel ve bölgesel konjonktürde Türkiye ile Azerbaycan’ı karşısına almaktan kaçınmayı daha rasyonel bir tercih olarak algıladı.”dedi.

Dağlık Karabağ konusunda uluslararası hukukun Azerbaycan’ın yanında olduğunu hatırlatan Prof. Dr. İsmail Şahin, “Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK) Ermenistan’ın işgal ettiği topraklardan kayıtsız şartsız çıkmasını talep ediyordu. Moskova’nın Batı yanlısı Kadife Devrim sonucunda iktidara gelen Nikol Paşinyan ile Batı’nın bu tür müdahalelerine karşı duran Erdoğan ve Aliyev arasında da bir tercihte bulunması söz konusu. Her ne kadar Paşinyan dış politikadaki konumunu “ne Rus yanlısı ne Batı yanlısıyım; ben Ermenistan yanlısıyım” sözleriyle tanımlamaya çalışsa da Moskova için güvenilmez biri. Hal böyle olunca, Rusya’nın, Batı’da destek arayan ve sadakati tartışılan Paşinyan liderliğindeki Ermenistan uğruna bölgede yükselen iki önemli stratejik ortağı Türkiye ve Azerbaycan İle ilişkilerini riske atması pek akıllıca olmaz.” diye konuştu.

“ZENGEZUR KORİDORU AZERBAYCAN İÇİN HAYATİ ÖNEME SAHİP”

Ermenistan’ın, Zengezur koridorunun açılmasına direnç göstermesinin, çatışmanın sona erdirilmesi ve bölgenin istikrarının sağlanması açısından sorunlu bir yaklaşım olacağını vurgulayan Şahin, “Bu, ciddi sonuçlar doğurabilir. Şayet Paşinyan iddia ettiği gibi sadece ve sadece ‘Ermenistan yanlısı’ ise o zaman hızlı bir şekilde ülkesini Türkiye ve Azerbaycan ile bölgesel işbirliğine yöneltmeli. Çünkü Ermenistan’ın çıkarları bunu zorunlu kılmaktadır. Bu bağlamda atması gereken ilk adım, Ermenistan ve Dağlık Karabağ’ı birbirine bağlayan Laçın ve Zengezur koridoruna güvenli ve sürdürülebilir katkı sunmasıdır. Aksi halde Ermenistan’a ağır bedeller ödetmeye devam edecektir. Nihayetinde Zengezur koridoru Azerbaycan için hayati bir öneme sahiptir. Azerbaycan için Zengezur koridorunun açılması, ülkenin toprak bütünlüğünün yeniden sağlanması anlamına gelir. Bu, Azerbaycan’ın topraklarının tamamının kontrolünü yeniden kazanması demektir.” dedi.

Exit mobile version