1935 yılında Uluslararası Kadın Kongresi’ne ilk kez devlet düzeyinde ev sahipliği yapıldı.
Bu büyük onur Türkiye’nin oldu.
Kongrenin nerede yapılacağı tartışılırken Kurun gazetesi yazarı Asım Us, Yıldız sarayını önerdi.
Türk milleti kadın, erkek cephede çarpışırken şer’iye vekaleti bu sarayda kadınların nasıl kapanması gerektiğini tartışıyordu.
İşte bu sebepten Yıldız Sarayı kongre yeri olarak seçildi.
Türk kadını, Padişaha, O’nun emriyle toplanan bu komisyona, hareme ve kadın düşmanlığına karşı görkemli bir zafer kazanıyordu.
Asım beye tebrikler yağdı.
Oysa Asım Us adıyla Kurun gazetesinde yazan kişinin Atatürk olduğunu ve sık sık yazdığını çok az kişi biliyordu.
Dünyanın her yerinden gelen 360 katılımcıyla 18 Nisan günü saat 10:00’da kongre açıldı.
Avustralya delegesi Madam Rischbieth aylar süren bir yolculuğun ardından gelebildi.
“Türk kadınına ve o büyük adama duyduğum saygının yanında yolculuğun lafı edilmez!” dedi.
Dünyanın gözü İstanbul’a döndü.
Roosevelt övgü dolu bir telgraf yolladı.
Bayan Eleanor Roosevelt de teamüllere aykırı olarak ve tüm engellemelere rağmen başka bir telgraf daha yolladı. First Lady ünvanı ilkin işte o zaman ortaya çıktı.
Kongre açıldı.
Komisyonlar, toplantılar, söylevler, bildiriler öyle çoşkulu, öyle etkileyiciydi ki 21 Nisan günü tertip edilen boğaz gezisinde; “Bu bir kongre değil, bu bir isyandır!” sloganları atıldı.
Atina’da çıkan Akropolis gazetesi manşetinde diyordu ki:
“On beş sene evvel kime söylesen bütün kalbi ile gülmekten katılırdı. Türk kadını, harem hayatının o
mahpus, o esrarengiz hanımı, bugün tüm dünyanın feministlik tacını elinde tutuyor!”
Kongre sonunda delegeleri Atatürk kabul etti.
İlk kez O’nunla tanıştılar.
Davet sona erdiğinde Dünya Kadınlar Birliği Başkanı Madam Ashby, “Meğerse kongrenin en önemli hadisesi O’nu tanımakmış!” dedi.
Kongrenin açılış konuşmasını Türk Kadınlar Birliği Başkanı Latife Bekir Hanım yaptı.
Konuşmasında şöyle dedi:
“Bu kadar fırtınalar arasında kızkardeşlerinin dileklerini seçen bu adam, bizim için yalnız bir vatan kurtarıcısı değil, aynı zamanda Türk kadınının da kurtarıcısıdır!”
Olcayto Ahmet TUĞSUZ