- Filmler, siyasî tercihlerimizi biz farkına varmadan değiştirebilir mi? Gençler, isyana teşvik edilebilir mi?
- Bir film, sinema salonunda seyredildiği zaman, insanların şuur altında önemli izler bırakır. Neden? Karanlık sebebiyle göz ve kulaklarınız filme kilitlenir. Evde olmadığınız için dikkatinizi dağıtacak şey yoktur. Bir de diğer seyircilerin varlığı, hissettiklerinizi yoğunlaştırır. Meselâ…
- Evde bir komedi filmini tek başına seyredip gülmekle arkadaşlar arasında aynı filme gülmek farklıdır. Benzer şekilde sinema salonunda, yüzlerce insanla birlikte gülmek, korkmak daha yoğun yaşanır. İşte bunu iyi bilen ülkeler, sinemayı yıllardır siyasî propaganda aracı olarak kullanırlar.
- İlkel propaganda, doğrudan düşmanı hedef alan, “biz iyiyiz, onlar kötü” diyen filmlerdir. Soğuk savaşta Ruslar ABD karşıtı çok film yaptılar. Daha önce Nazi Almanyası da düşmanlarını kötüleyen filmler çevirdi. Fakat düşmanı doğrudan kötülemek çok etkili değil. Neden?
- Zira seyirci özgür iradesine karıştığınızı düşünür ve bundan sıkılır. Etkili propaganda filmleri, gerçek amaçlarını gizlemişlerdir. Meselâ uzaydan gelen bir grup, bir şehrin çocuklarını esir alır ve robotlaştırır. Bu aslında komünizmi temsil eder. Ama görünüşte billim-kurgudur.
- Bu tür örtülü propagandanın bir başka faydası daha var: Hedef kitleniz kimse ona göre film yaparsınız. Meselâ gençler tarihi film seyretmek istemiyorsa komünizmin tarihindeki kötü olayları anlatmanız etkisiz olur. Bilim-kurgu seviyorlarsa komünizmi hatırlatan uzaylılar işinizi görür.
- Almanlar da çok çalıştı ama bu örtülü propaganda işinin sırrını en iyi çözenler Amerikalılar oldu. Hollywood ve Pentagon arasında imzalanan milyarlarca dolarlık sinema kontratlarını ve bu işin perde arkasını şu kitapta anlatmıştık:
Amerika Tedavi Edilebilir mi?
- İlginç bir örnek: Star Wars. Şimdiki gençler burun kıvırabilir ama benim kuşağım (1970’lerde doğanlar) için bu lazer tabancaları, robotlar filan oldukça yeniydi. Star Wars, görsel efekt olarak o döneme kadar yapılan filmlerden üstündü…
- Propaganda unsurlarıyla beraber dönemin politik ortamını da anlatacağız bir parça. Zira hangi propagandayı ne amaçla yaptıklarını başka türlü gösteremeyiz. Vietnam felaketi ve 1975’teki Watergate skandalından sonra ABD iyice rezil olmuştu George Lucas’ın Star Wars’ı yaptığı devir buydu.
- Filmi seyrettiyseniz fark etmişsinizdir. “Bizimkiler” yani Amerika’yı temsil eden iyiler, buhran içindeler. Zayıf ve dağınıklar. Kötü tarafta olanlar ise güçlü, organize ama aynı zamanda korku ile sağlanan bir disiplin var. Birey yok, herkes tektip; yani anti-komünist klişelere çok uygun.
- Kendini mutlak “iyi” yanında gören isyancıların manevi bir gücü, inancı ve rehberleri var: Jedi, “Güç seninle olsun” vs… Mutlak kötü Dark Vador (karanlık Baba) ise Stalin’e benziyor. Kendi emrindekilere bile eziyet edebiliyor. Hiç gülmüyorlar. Her şey siyah ve kırmızı.
- Filmdeki Ölüm Yıldızı da ilginç bir unsur. Hiç ummadıkları yerde, birden ortaya çıkan bu dev uzay gemisinin içi denizaltı gibi koridorlarla dolu. Rusların nükleer füze taşıyan denizaltıları gibi. Zaten Ölüm Yıldızı da bütün bir gezegeni bir saniyede yok edebiliyor.
- Burada bir an durup propagandanın gücü üzerine düşünün. Gerek soğuk savaş sırasında gerekse bugün, “en tehlikeli ülke kim?” diye sorsanız birçok insan Rusya’yı düşünür. Oysa atom bombasını ilk yapan ve sivillere atan Amerika idi.
- Star Wars’ta dikkat çeken bir başka şey de Amerika’yı temsil eden “iyilerin” prensese, Jedi ve Güç’e itaat etmesi sevgi, sadakat ve inanç gibi değerlere dayanıyor. Kötüler ise korkudan itaat ediyorlar.
- Gerçek Amerika? Polisin her gün 3-4 insanı vurduğu, zencilerin beyazlardan kat kat fazla hapis yattığı, fakir çocukların açlıktan öldüğü bir ülke. Varsa bir itaat, menfaate ve çokça korkuya dayalı. 11 Eylül, Patriot Act, ABD’nin her yeri bombalaması…
- Filmde iyiler (Amerikalılar) hatta her jedi, kendi karakterine, kendi fiziğine ve kendi tarzına sahip. Darth Vader’in ordusunda ise klonlar, robotlar… Yani bir yanda liberal, bireysel ve demokratik bir toplum, diğer yanda totaliter, tektipleştirici, sansür yapan ağır bir Sovyet bürokrasisi.
- Sovyetlere benzeyen “kötülerin” imparatorluğuna filmde “evil empire” denmesi de önemli. Soğuk savaşta ABD başkanı Reagan Ruslara bu ismi takmıştı. İki Bush ve Trump ise saldırıp işgal edecekleri ülkeleri böyle nitelendirdiler (Axis of evil). Meselâ Kuzey Kore, İran, Libya, Irak…
- Yine Reagan tarafından 1983’te halka duyurulan savunma projesi (Strategic Defense Initiative) de “Star Wars” diye adlandırıldı. Rusya’dan gelecek nükleer füzeler ABD’ye yaklaşırken silahlı uydularca, lazer, X-ışını ve füzelerle vurulacaktı.
- Gerçek korku imparatorluğu ABD’nin kendisiydi ama çok güçlü bir propaganda makinesi olan Hollywood sayesinde hem Amerikalıları hem de dünyanın büyük bir kısmını uyutabiliyordu.
- Strategic Defense Initiative hiçbir işe yaramadı. Milyarlarca dolar, hükümete rüşvet veren savunma şirketlerine aktı.
(derindüsünce.org)