4 yaşında bir çocuk evlerinin yakınındaki ormanda yürüyüşe çıkıyor, bir süre sonra son derece emin bir şekilde kendisini takip eden bir geyik yavrusu ile geri dönüyor. Annesi de fotoğrafta görüldüğü gibi bu muhteşem anı ölümsüzleştiriyor.
Oya Uysal dizelerindeki gibi;
“Ne zaman uzak hayallerde gezinsem gizlice
suya inmiş ürkek bir ceylan, öyle durur
incecik kanar
avcısının içindeki iyiyi seyrederdi.”
…….
Eski yazıtlardan birinde şöyle yazar:
Kuzu dizlerinin üzerine çökerek annesini emer, karga yaşlı annesini besler; bunun adı “saygılı davranmaktır.”
Horoz şafak vakti öter, yaban kazları her bahar kuzeye ve her sonbahar güneye uçar; bunun adı ”söz tutmaktır.”
Yaban kazı ve yeşilbaşlı ördek eşini kaybettikten sonra ölene kadar yeni bir eş bulmak istemez. Bu ”sadakat” olarak adlandırılır.
Bir geyik iyi bir otlağa rastladığında bütün grubu oraya davet eder ve paylaşır, karınca yemek gördüğünde bütün koloniyi oraya çağırır; bunun adı ”adalettir.”
Eğer bir insan bu erdemlere sahip değilse, hayvandan beter bir halde yaşıyordur.
…….
Bir Türkmen-Alevi duası da şöyledir:
Tanrım, ilk önce dağa taşa ver.
Ormana, hayvanlara, suya ver.
Ondan sonra insanlara, kapı komşuya, muhtaç olana ver.
Kalırsa, en son bana ver.🙏
……
Hayvandan beter nasıl bir insan nesli türedi ülkemizde, bilmiyorum. Milyonlarca canlı ile birlikte insana dair umutlarımız, geleceğe dair hayallerimiz de kül oldu. 😥😢
(Ankin Duvarcı Timirci)