Düşmandan üstün silahlarınız olabilir, ordunuz daha kalabalık. daha mucehhez, daha eğitimli olabilir. Ancak düşmanınızın silahına, taktik seviyedeki hamlelerine ve vurucu gucune cevap veremezseniz beklemediğiniz, engelleyemeceğiniz hasarla karşılaşırsınız.
Insan savaşın temel unsurudur. Bu yuzden askerin ruh hali kabiliyeti kadar önemlidir: Alp Arslan. Sunye seferindeyken Bizans imparatoru Romanos un büyük bir orduyla Anadolu’yu geçmekte olduğunu haber alır Hemen o anki kuşatmayı kaldiop ordunun takviye birliklerini terhis ederek gulam ordu- suyla süratle Van yönüne harekete geçer aynı zamanda böl- gedeki tum Atabeklere ve täbi güçlere hazırlanma emi verir ilk bakışta tuhaf gelen bu karar aslında ordunun maneviyatry- la ilgilidir Çekiten ordu hiçbir zaman memnun olmaz Sıradan asker bunu mağlubiyet sayar Bizans gözcüleri Selçuklu ordusunun bir ırmağı geçerkenki surat ve aceleciliğini panik zannedip Romanos a Alp Arslan’ın kaçtığını söylerler. O za- mana kadar çok sıkı hazırlanan imparator büyük bir özgüvene ve kibre kapilarak tedbiri koyverir. Aslında o da savaş tecrü- besine kanmıştır. Gulamların ağırlıklarını akıntıya kaptırınca onlan kurtarmaya uğraşmadan hızla yola devam etmelerinin düşmanın önünü almaya gider gibi görünmediğinin farkındadır.
Gözcülerinin yanılmadığını düşünür. Yanıldığı nokta ise Alp Arslan’ın koca imparatorlukta sadece gulamlara, hassa ordusuna güvenmesidir. Sultan için diğer tum kuvvetlerin alternatifi ve daha iyisi varken gulamlar kesinkes sadakatli ve çok iyi savaşçılardır Neticede durağan aşırı özgüven, süratli hareket eden tedbire mağlup olur. Son iki yüz yıldır toparla- narak savunmadan taarruza geçen Bizans, tarihinin en ağır mağlubiyetlerinden birini alır ve durdurulamayan yıkılma evresine girer.
Harp sanatı devrine göredir. “Düşmanın silahıyla silahlanın hadisi de buna işaret eder. Misälen, düşmandan üstün silah hamız olabilir, ordunuz daha kalabalık, daha mücehhez daha eğitimli olabilir. Ancak duşmanınızın silahına, taktik seviye- deki hamlelerine ve vurucu gücüne cevap veremezseniz beklemediğiniz, engelleyemeceğiniz hasarla karşılaşırsınız Malazgirt ovasında da Romanos’un ordusunun ikinci hattı im- paratorun en büyük rakibi Dukas ailesinden bir kumandanın emrindedir. Görevi, Selçuklu ordusu ilk hattı çembere almak için taarruza geçtiğinde hattın arkasına sarkan atlıları kıstır- maktır. Ancak Andronikos Dukas imparatorun emirlerine itaat etmez ve çekilmeye devam ederek savaş alanını terk eder. İlk hattın merkezindeki Sakson ve Vikinglerden oluşan meşhur Varanglar düzeni bozmayıp insanüstü bir direniş gösterir ve Selçuklu ordusuna ciddi kayıplar verdirir. Ancak maneviyatı yüksek gulam ordusu hiç gerilemez, bu da savaşın neticesini belirler. Bin beş yüz yılı aşan Roma tarihinde çok az yaşanan bir hezimette Bizans imparatoru, sancağı ve tüm maiyeti ele geçirilir.
Askerin maneviyatının kazandırdığı savaşlar çoktur. Üstün ordular bile kazanırken ordunun moralinin yüksek tutulmasına muhtaçtır. Büyük İskender çoğu zaferini sayı ve silah üstünlü- ğünden ziyade askerin yüksek morali sayesinde bozulmayan disipline ve pervasız atılganlığa borçludur. Gelibolu açıklarına demirleyen son teknoloji Avrupa donanmasının kurmayları tatile çıktıklarını düşünecek kadar rahatlarken silahça ve teçhizatça çok çok geri Osmanlı ordusunun maneviyatını hesaba katmamışlardı. Boğazdan ellerini kollarını sallayarak geçemeyeceklerini anlayıp çıkarma planlarına başladıklarında dahi Alçı Tepe’yi iki üç günde alacaklarını düşünerek harekete geçtiklerindeyse yakınına bile yanaşamayacaklarını söyleyen biri çıksa deli gözuyle bakacakları kesindi. Bizim kaynaklarımız generallerin da düşmanın cesurca savaştığı yazar fakat Mehmetçik’inkine yenik düşmüştur. İngiliz askerlerinin hayatını hiçe sayan taktik ve hamleleri koordinasyon eksikliğine kadar varmış. Osmanlı ordusunu küçümsemeleri de direncini hesap etmelerini engellemiştir.
Tabi askerin morali her zaman aynı seyretmez. Çok iyiyken bir anda duşüp kötüyken beklenmedik anda coşabilir. Haçova’da düşman birliklerinin sayısı kestirilemediği için yapılan ilk taktik hatalar savaş meydanında çoğalır, ordu bozgunun eşiğine gelir. Padişah otağına çekilir, İbrahim Paşa ricat emri verir.
Düşman askerleri otağa girecek kadar yakına gelince Sultan Mehmed’in kaçmak için atına binmesi askerde “yenildik” hissine sebep olur, hatlar bozulur. Ancak önceki gün Padişahı çekilmekten vazgeçiren Hoca Sadeddin Efendi, atının dizginlerine yapışarak sultanı çekilmekten alıkoyar. Padişahın meydanı terk etmediğini gören asker şevke gelir. Avusturya askerleri disiplini bozarak yağmaya kalkıştığından bir anda düşman askerlerinin ortasında kalan hizmetliler ellerine geçirdikleri araç gereçle, tava, sopa, kürek vesaireyle savaşa katılır. Bu esnada Kırım atlıları taarruza geçerek düşmandaki paniği artırır. Avustralyalılar tüm hatlarıyla çekilmeye başlar. Yeniçeriler tekrar toparlanırken o âna kadar kaçan ya da herhangi bir yararlılık gösteremeyen tüm birlikler “kâfir kaçtı Nemçe sındı!” nidalarıyla toparlanarak büyük bir hezimetin eşiğindeki ordu kısa sürede topyekûn taarruza geçer. Akıncıların süratli manevralarla arayı kapatıp düşmanın diğer saflarına saldırması Avusturyalıların ateş gücü ve menzil avan- tajını yok eder. Osmanlı ordusu yüklenip Avusturya ordusu çekilirken en seçkin piyadelerini ve ünlü Nemçe toplarından yüz kadarını harp meydanında bırakır. İki ordunun muhtemel kayıpları aşağı yukarı aynı olsa da savaşı Osmanlı kazanır. hatta geri hizmet unsurlarının katkısı sebebiyle şakayla karışık “Kepçe Kazan Savaşı” adı verilir.
(Ahmet Sözer, Mostar dergisi sayı:206)