Mehmet UZEL (KAYSERİ İGFA)
Kayseri Ticaret Odası (KTO) Şubat ayı olağan meclis toplantısı Meclis Başkanı Cengiz Hakan Arslan başkanlığında M. Rifat Hisarcıklıoğlu konferans salonunda gerçekleştirildi. Toplantıya; Başkan Ömer Gülsoy’un yanı sıra, KTO Yönetim Kurulu üyeleri, Meslek Komitesi ve Meclis Üyeleri, Meclis Başkanlık Divan üyeleri ve Basın mensupları katıldı.
Saygı duruşundu bulunulması ve İstiklal Marşı’nın okunmasının ardından büyük deprem felaketinde hayatını kaybeden vatandaşlarımız için dua edildi. Meclis Başkanı Cengiz Hakan Arslan, Şubat Ayı meclis toplantısını derin bir üzüntüyle açtığını söyledi. Görüşülen gündem maddeleri kabul edildi. Toplantıda, ay içerisinde yapılan faaliyetlere de yer verildi.
KTO Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Gülsoy, sözlerinin başında Türkiye’yi yasa boğan Kahramanmaraş, Hatay ve Malatya merkezli depremler sebebiyle vefat eden vatandaşlarımız için Allah’tan rahmet, ailelerine, sevenlerine ve milletimize başsağlığı, yaralılara da acil şifa diledi.
Şubat ayı kısa olduğu kadar etkisinin büyük, acısının çok derin olduğunu belirten Gülsoy, “Global ölçekte tüm dünyayı olumsuz etkileyen pandemi salgını sonrasında hızlı bir toparlanma gösteren Ülkemiz, şimdi ise ağır bir deprem felaketi ile karşı karşıyadır.” İfadelerini kullandı.
Depremin ilk saatlerinden itibaren hızlıca organize olarak, oda ve OSB Başkanlarıyla bir araya geldiklerini ifade eden Gülsoy, 6 Şubat günü ülkemiz kara bir güne uyandı. Dünyada örneği olmayan tarihi bir afet yaşadık. 11 ilimizin büyük zarar gördüğü yıkıcı 13,5 milyon insanımızı doğrudan etkilediği bir deprem yaşadık. Depremin ilk saatinden sonra saat 08.00’de Kayseri Ticaret Odası, Kayseri Sanayi Odası, Kayseri Ticaret Borsası, Kayseri Serbest Bölge, Kayseri OSB, Mimarsinan OSB, İncesu OSB ve Türk Kızılay Kayseri Şubesi’nin katılımı ile ilk toplantımızı yaparak yol haritamızı belirledik. Kayseri Deprem Koordinasyon Kurulu’nu oluşturduk. ” dedi.
Depremin ilk günü bölgeye 17 TIR yardım malzemesi gönderdiklerinin altını çizen Gülsoy, “gıda, soba, sebze ve meyve, odun, kömür, akaryakıt, tekstil, ekmek gibi ihtiyaçlarımız için telefonla aradığım iş insanlarımız güzel geri dönüşler yaptı. Yardıma koştular. Başta Büyükşehir Belediye Başkanımız Sayın Memduh Büyükkılıç olmak üzere İlçe Belediyelerimize, Oda ve Borsa Başkanlarımıza, tüm iş insanlarımıza hayırsever ve yardımsever Kayserili hemşehrihlerimize can-ı gönülden teşekkür ediyor, şükranlarımı sunuyorum. Böyle bir milletin ferdi olmaktan, bir evladı olmaktan gurur duyuyorum. Kayseri, yardımsever, hayırsever ve fedakardır. Bunu depremde bir kez daha göstermiş oldu. Deprem bölgesine yardımlar hala devam ediyor. Ne ihtiyaç varsa Kayserimizden gönderiliyor. 11 İlimizi de hep birlikte el birliği ile ayağa kaldıracağız. Umutsuzluğa ve karamsarlığa kapılmamak gerekiyor. İnşallah tek yürek – tek bilek dayanışma ile bunun altından da kalkacağız.” diye konuştu.
Kayseri deprem Koordinasyon Merkezi olarak yapılan çalışmaları da aktaran Gülsoy, bu güne kadar, 280 personel ve 410 gönüllü çalışanımızla, 461 TIR, diğer diğer iş insanlarımızın direkt olarak gönderdikleri ile beraber, 300 milyon TL değerinde, 600 TIR’dan fazla yardım malzemesini, Valiliğimiz ve AFAD ile koordineli olarak deprem bölgesine gönderdik. Toplamda 60 kategoride, içerisinde 400’den fazla ürün çeşidi bulunan yardımlarımızı 7 il ve 30 bölgeye ulaştırmış olduk. Bizim dışımızda STK ve bireysel yardımlarla birlikte 1000 TIR’ın üzerinde yardım bölgeye ulaştırıldı. Halende ihtiyaca binaen yardım TIR’larımızı bölgeye göndermeye devam ediyoruz. “ ifadelerini kullandı.
“KOORDİNATÖR VALİMİZİ DEPREM BÖLGESİNDE YALNIZ BIRAKMADIK”
TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu ve heyetlerle ile birlikte deprem bölgelerine birçok ziyaret gerçekleştirdiklerini ve istişarelerde bulunduklarını anlatan Gülsoy, “Deprem bölgesine Koordinatör Vali olarak atanan Kayseri Valimiz Sayın Gökmen Çiçek’i AFAD Merkezi’nde ziyaret ederek, hem bilgi aldık, hem de Sayın Valimize desteklerimizi ilettik. Bu zorlu süreçte Kayserimizin yardımseverliğini göstermek için kıymetli Valimizi deprem bölgesinde hiç yalnız bırakmadık. Her fırsatta Kahramanmaraş’a giderek istişarelerimizi sürdürdük. Oda / Borsa Başkanlarımızla birlikte TOBB Başkanımız Rifat Hisarcıklıoğlu başkanlığında ziyaretlerimizi sürdürerek yeni izlenecek yol haritalarını belirledik. Hepsinden Allah Razı olsun” diye konuştu.
Kahramanmaraş’ın Elbistan ilçesinde ticaretin yeniden hayata geçirilmesi için kurulan konteyner çarşının faaliyetine başladığını aktaran Gülsoy, “Ticaretin olduğu yerde yaşam olur. Ticaretin, çarkların dönmesi gerekir. Bu konuda da hassasiyetle çalışmalar devam ediyor.” dedi.
Depremden etkilenen şehirlerde vergi, SGK sistemi, üretim ve sosyal hayatın işlerliği için bir dizi tedbir alınması gerektiğine dikkati çeken Gülsoy, şöyle konuştu: “Depremin meydana geldiği illerimizden başta Gaziantep, Kahramanmaraş, Hatay, Malatya, Adıyaman Türkiye’nin çok önemli üretim üsleridir. Depremden zarar gören vatandaşlarımıza faizsiz ve uzun vadeli krediler sağlanmalıdır. Nakit akışı bozulan firmaların kredi faizlerinin silinerek kredileri uzun vadede yapılandırılmalı. Firmaların temerrüde düşmesi engellenmeli. Bölgede ödenmemiş vergi, gecikme faizi, fon payı ve vergi cezaları terkin edilmesi, deprem bölgelerine inşa edilecek Organize Sanayi Bölgeleri ve sanayi tesislerine yönelik finansman desteğinin sağlanması, fabrikalar için alınacak yeni makine ve teçhizatlar için KDV istisnası getirilmesi, ithalatta gümrük vergisinin düşürülmesi gerekiyor. Deprem bölgelerinde öğrenim gören ve deprem bölgesinde ikamet edip farklı illerde eğitim gören tüm öğrencilere karşılıksız olarak yıl sonuna kadar deprem bursu verilmeli. Depremde yakınlarını kaybedenlere yapılan yardımlara, vergi ve sigorta primi istisnası tanınmalı. Tarım ve hayvancılık faaliyetlerine hibe kredilerinin verilmesi önem arz ediyor.”
Böyle bir afetin yaralarının ancak birlik ve beraberlikle sarılacağının altını çizen Gülsoy, “Asrın Felaketiyle Yıkıldık Ama Depremden zarar gören bütün illerimizi birlik beraberlikle yeniden ayağa kaldıracağımıza inancım tamdır. Gün dayanışma günü, birlik beraberlik günü. Bu işin bu kadar acı bir noktaya gelmesinde toplumsal olarak bir sorumluluğumuz olduğunu da düşünmeliyiz. Ne yazık ki bir çok faktörle birlikte değerlendirilmesi gereken bir konu başlığıyla karşı karşıyayız. İşin özünde deprem yönetmeliğine uygun dayanıklı bina yapmaktan başka ikinci bir seçenek yoktur. Etkin bir denetim mekanizmasıyla hiç kimsenin gözünün yaşına bakılmamalıdır. Bu felaketten çıkardığımız derslerle daha güvenli, daha huzurlu, daha sağlam, daha sağlıklı bir geleceğin temelini atmalıyız.” dedi.