“Montella’nın zihniyeti Kuntz’tan farklı” (Spor yazarlarından Hırvatistan-Türkiye maçı yorumu)

"Montella'nın zihniyeti Kuntz'tan farklı" (Spor yazarlarından Hırvatistan-Türkiye maçı yorumu)

Türkiye, 2024 Avrupa Futbol Şampiyonası Elemeleri 6. maçında Hırvatistan’ı ilk yarıda bulduğu tek golle devirdi ve liderlik koltuğuna oturdu. Milli takım, bu sonuçla Hırvatistan karşısında ilk kez deplasmanda galibiyet almış oldu. Peki spor yazarları maç için ne dedi? İşte spor yazarlarının Hırvatistan-Türkiye maçı değerlendirmesi…

MONTELLA’NIN ZİHNİYETİ STEFAN KUNTZ’TAN FARKLIDün gece Osijek’ten üç puan çıkardık, çıkaramayabilirdik de… Bence zaten esas önemli olan Kuntz döneminde kaybettiğimiz puanlar değil, oynamadan yenildiğimiz maçlardı. Büyük takım davranışı göstermememizdi. Önde baskı isteksizliğiydi. Hiçbir maçta favori olduğunu düşünmeyen bir teknik adamımız olmasıydı kenarda. Montella’nın zihniyeti daha farklı. Fas, Regragui’yi göreve getirdiğinde Dünya Kupası’na sadece iki ay vardı. İyi bir jenerasyonunuz varsa, göreve doğru hocayı getirdiğinizde işleri kısa sürede toparlayabilir. Biz de bir tür Regragui hamlesi yaptık sanki.(Uğur Meleke – HÜRRİYET)
EURO 2024 YOLU NİHAYETE ERDİ‘Yap boz’ oynamaktan sıkılmayan ülke futbolu onlarca kez denediğini Milli Takım ile de bir kez daha deniyor. ‘Ya tutarsa’ diyerek apar topar teknik adam değişikliğine gidilen Milli Takım, Vincenzo Montella ile çıktığı ilk karşılaşmada deplasman takımı oyunun mantığına uygun davrandı. Güvenliğin ön planda olduğu maçta sonuç alma işi ‘fırsat verimliliği’ne bağlı tutulmuştu. 70. dakikaya ulaşıldığında topla yarı yarıya daha az oynayan Milliler, gol girişimi açısından ise daha iyi durumdaydı. Üç ciddi pozisyondan birinde Barış Alper Yılmaz ile bir gol bulunmuştu. Özellikle İsmail Yüksek orta sahada Hırvatistan’ın oyun kurulumunu bozarken, Hakan Çalhanoğlu kenar oyunculardan bir parça daha yardım alabilse durum bambaşka olabilirdi. Zaten bu gruptan çıkma konusunda epeyce yol almıştık. Kuntz adı etrafında koparılan fırtına her ne kadar tedirginlik yaratsa da Avrupa Şampiyonası için yol artık iyiden iyiye kısaldı hatta ‘nihayete erdi’ bile denilebilir. Sonuçta şimdiye dek deplasmanda yenemediğimiz Hırvatistan’ı yenerek Montella ile yeni bir giriş yapmış olmamız da başlı başına özel bir durum. Böylece 2032 ev sahipliğine kadar yapılacak dört önemli turnuvadan ilkinin kapısından girilmiş oldu… (Cem Dizdar – FANATİK)
İŞTE BİZİM MİLLİ TAKIMHem güzel futbola hem büyük takım yenme becerisine hem de “İşte Bizim Milli Takım” demeye hasret kalmıştık. Bu hasreti de giderdiler, kocaman bir alkış… Montella’nın on biri açıklandığında bir kişinin dahi, “işte sahaya çıkması gereken on bir bu” diye düşündüğüne inanmıyorum. Çoğunlukla “nereden çıktı bu on bir” değerlendirmesi yapılmıştır, ki ben de o değerlendirmeyi yapanlardanım. Takımında oynamayan Samet, santrfor kimliği olmayan Barış Alper, önceki maçların en çok tartışılan 1.90’lık sol beki Cenk, hepsi kadroda… Doğal olarak bizi hem telaş sardı hem tedirginlik bir o kadar da korku… Ama yanılmışız… İtalyan hocanın bu kadar kısa sürede bu kadar etkileyici değişimi sağlayacağını görmesek inanmazdık. Maç öncesi kanatlarını kullanacağını, araya koşu yaptıracağını net bir şekilde söyleyen Montella, Kerem, Barış, Ferdi ve zaman zaman İrfan Can ile söylemini eyleme çevirdi. Bu süreçte ve aslında maçın tamamında olağanüstü bir ikili vardı ki onlar İsmail ile Salih’ti… İkisi de hem baskı yaptılar hem de savunma… Hem dönen topları topladılar hem de mükemmel istasyon olup takımın sakin ve dingin kalmasını sağladılar. (Tayfun Bayındır – MİLLİYET)
BİR VİNCENZO MONTELLA FİLMİ: İTALYAN İŞİBir teknik direktör olarak, oyuncularınızı kafanızdaki plana inandırdığınız derecede güçlüsünüzdür. Vincenzo Montella, Hırvatistan karşısında sadece maç önü açıklamalarıyla doğru orantılı bir oyun oynatmakla kalmadı. Aynı zamanda öğrencilerini ve kamuoyunu da kâğıt üzerindeki stratejisine ikna etti. Plan netti. Önde merkezi koruyarak, 6 oyunculu bir baskıyla topu Hırvatistan’ın beklerine yönlendirmek ve oyunu kalemizden uzak tutmak. Bu 6 oyuncuyu da ikiye bölmek lazım. Kerem-Barış Alper koşup rakip savunma hattının yerleşimini dağıtan ikili. Kalan 4’lü ise bozucu ve pasör oyuncuların kusursuza yakın bir karışımı. Bir adama özel iki cümle yazmak lazım… Transfer dönemi bittiğinde Fenerbahçe’nin zayıf karnı gibi gözüküyordu. Günler geçtikçe sadece takımının değil, Milli Takım’ın da vazgeçilmezi olma yolunda ilerliyor. Sertliği ve top kapma becerisi zaten elit seviyede. Pas tercihlerinde de mükemmel oynayınca, sahanın yıldızı oldu. Helal olsun sana İsmail Yüksek! (Engin Kehale – HÜRRİYET)
İSMAİL ÜÇ KİŞİLİK GÖREV YAPTIMaça kora kor başladık. Montella’nın taktik planı, agrasif takım presiyle rakibi 18’imize fazla getirmemek ve de kazandığımız toplarda onların öne çıkacak defans bloklarının arkasına atılacak toplarla gol aramaktı. Bu plan 60 dakika beklenenin çok üstünde tuttu. Dün gecenin en önemli özelliği çok uzun zaman sonra Milli Takımımız’daki müthiş hırs ve üst düzey yardımlaşmaydı. Örneğin Montella bana göre defans bloğunda Abdülkerim’le hiç oynamamış ve ciddi maç eksikliği olan Samet’i tercih etti. Samet de görevini beklenen de daha iyi yaptı. Gelelim en önemli konuya; hiçbir futbolcu söyler misiniz bana üst düzey takımlar dahil 3 kişilik görev yapsın. İşte mükemmel bir İsmail Yüksek. Helal olsun!(Ömer Üründül – SABAH)
‘KADRO İYİ, HOCA OYNATAMIYORMUŞ’İtalyan hocaların ne kadar iyi birer taktisyen oldukları dünya futbolunda kabul edilmiş bir gerçekliktir. Montella’nın ilk maçında verdiği sınava bakarak, ‘Kadro iyi, hoca oynatamıyormuş’ yorumunu yapanların sayısı az olmayacaktır. Montella, aslında Kuntz’un çıkaracağı kadroyla Hırvatistan karşısına çıkıp bambaşka bir taktikle oynadı. Bu oyun, bir topa sahiplik oyunu değil, topa sahip olmayı nefes almak gibi pratiğe dökmüş bir rakibe karşı ön alan baskısıyla üstünlük kurma oyunuydu. Montella’nın yeni planında belki soldan top taşımakta biraz zorlandık ama Kerem’i, İrfan Can’ı, Barış Alper’i derine kadar çekerek topu ağırlıklı olarak ikinci bölgede kazandık. Bu Hırvatları fazlasıyla bozan, oyun kurulumunu zorlaştıran bir taktikti.(Serkan Akcan – FANATİK)
Exit mobile version