En büyük yedek parça şirketlerinden Motor Aşin’in CEO’su Saim Aşçı, yerli otomobil TOGG’un otomotiv endüstrisi, yedek parça ve satış sonrası hizmetleri ile şarj istasyonu altyapısında bırakacağı etkilere dair görüşlerini paylaştı.
İSTANBUL (İGFA) – Rekabet piyasasında oyun değiştirici olmak çok önemli. Bu yaklaşımdan hareketle Togg adeta oyun değiştirici rolü taşıyor.
TOGG, 2030’a kadar tek bir platformdan 5 farklı model ile toplam 1 milyon adetlik üretim hedefini koruyor.
Eğer hedef gerçekleşirse otomotivde ülkemiz adına ciddi bir devrim olabilir. 5 senelik bir dönemde sektör ciddi mesafe kat edebilir. Proje satış sonrası hizmetler, altyapı ve tedarik sanayinde ciddi ivme katabilir. Bunun yanında bu alanların gereksinim ve standartlarını da yeniden belirleyebilir. Tedarik sanayi ve yedek parça sektörü olarak ekonomimizin lokomotifi olarak ifade edilen otomotiv ekosisteminin sacayağından biriyiz ve bu değişim bizleri de önemli ölçüde etkileyecektir.
TOGG’un özellikle batarya teknolojileri alanında yaptığı iş birlikleri kapsamında yerli otomobil’de bataryalar TOGG ve Farasis Energy ortaklığında Silk Road Temiz Enerji Depolama Teknolojileri (Siro) tarafından üretilecek. TOGG’un da etkisi ile süreç hızlandırılarak altyapının inşa edilmesi adına teşvikler sürüyor. Açıklanan tahminlere göre TOGG 2023 için 17-18 bin adetlik bir üretim hedefinden bahsediyor. Bu nedenle 2023 yılı şarj altyapısı çalışmaları açısından bir diğer kritik eşik olabilir.
Geleneksel bir otomobilde 2000 hareketli parça varken bu sayının elektrikli araçlarda yalnızca 20 olduğu ifade ediliyor. Konvansiyonel motorlu bir araç yanma işlevi ile ortaya çıkan enerjinin mekanik enerjiye dönüştürülmesi esasına dayalı olarak çalıştığından; hareketli parçalar zamanla yıpranabilir fakat elektrikli bir araç daha az hareketli parça ve elektrikli motordan oluştuğundan daha uzun parça ömrü sunmaktadır.
Bir diğer veriye göre elektrikli araçlarda bulunan toplam parça sayısı konvansiyonel bir araca kıyasla %50 azalıyor, bu nedenle sektör olarak parçanın niceliğinden çok niteliğinin ön planda olduğu bir anlayışa geçebiliriz. Satış sonrası pazarı bu dönüşüm nedeniyle ürün geliştirme alanlarında yapacağı AR-GE çalışmalarıyla önemli kazanımlar elde edebilir. Gelecekte daha az çeşit olan fakat nitelikli ve daha kompakt parçalar sattığımız bir ürün portföyüne geçebiliriz. Tabii ki bu durum orta vadede gerçekleşebilecek bir konjonktürü kapsıyor; çünkü 2030’a kadar klasik otomobil üretimi sürecek bu nedenle ülkemizi etkileyecek dönüşüm için 5-10 sene sonrasını adresleyebiliriz.