Atatürk, elimizde bulunan bazı tarihi verilerden hareket ederek
(Piri Reis Haritaları gibi), Türklerin Kristof Kolomb’dan önce Amerika’yı keşfetmiş olabilecekleri tezi üzerinde durmuştur…
Özellikle 1930′larda ki tarih ve dil çalışmaları sırasında, bu yöndeki bazı ip uçlarıyla ilgilendiği anlaşılmaktadır. Örneğin, yine bir gece tarih ve dil üzerine çalışırken, Amerika ve Türkler konusunda bir ip ucuna rastlamıştır. Sonrasını, o sırada Atatürk’ün yanında bulunan yaveri Cevat Abbas Gürer’den dinleyelim.
— “Bir gecenin yarısından sonra idi. Meşhur Rus bilgini Pekarsky’nin Yakut Lügatını incelerken Atatürk’ün “EMERİK” kelimesine gözü ilişmişti.!! Durdu ve kendi kendine gülmeye başladı. Derin bir haz ve neşe içinde gözlüğünü çıkardı. “Birer sigara ve kahve içelim” emrini verdi. Meğer bulduğu “Emerik” kelimesi, Türk Yakut dilinde “denizle ayrılmış arazi parçasını” ifade eden manaya geliyormuş. Haz ve neşe yaratan mütalaasını da esirgemedi benden. Emerik kelimesinin Amerika’nın kaşiflerinin tarihiyle, Yakut Türklerinin kıdemleri tarihini mukayese ederek, ”Amerika’nın adını büyük ecdat koymuştur” dedi.
Evet; Kristof Kolomb’dan sonra Amerika’ya muhtelif zamanlarda dört defa seyahat eden Floransalı gemici “Ameriko Vespuçi” adına izafe edilen Amerika kıtasına, Avrupa Kaşiflerinden çok evvel Asya’dan geçenlerin, yeni tetkiklerle kıdemlerini (kökenlerini) biliyoruz.” buyurdular.
Yani Atatürk, “Amerika” adının, Ameriko Vespuçi’den değil, Yakut dilinde halen kullanılan Türkçe “Emerik” (Amerik) sözcüğünden geldiğini tespit etmiştir… Onun bu tespiti, III. Türk Dili Kurultayı üçüncü gün birinci toplantısında sunulan, Genel Sekreterlik Raporunda şöyle ifade edilmiştir…
— “Bu kıtaya Amerika isminin Ameriko Vespuçi’nın adına göre verildiği iddiasına karşı, daha bundan önce Nikaragua yerlilerinin Amerika adını kullandıklarını, yine Avrupalı coğrafya ve tarih uzmanlarının kitaplarında buldukları, Yakut Lügat’ın da Emerik kelimesine de hala yaşayan bir söz olarak rast geldikten sonra…”
Atatürk yaptığı araştırmalar sonunda, Amerika’yı Kolomb’dan önce Türklerin keşfettiğini, hatta Amerika’nın ilk yerli halkları arasında Türklerin olduğunu düşünüyor, bu düşüncesini her fırsatta dile getirmekten de çekinmiyordu. Örneğin, bir keresinde bu düşüncesini Amerikalı bir gazeteciyle paylaşmıştı..!!
Atatürk bir gece Ankara Palas’ta Kızılay’ın düzenlediği bir baloya katılmıştı. Bir süre sonra balo salonunda elinde viski bardağıyla dolaşan uzun boylu bir adam dikkatini çekmişti.
Adamın duruşundan bir yabancı olduğu anlaşılıyordu.
Atatürk, kendisine yavaşça yaklaşan adama o da yaklaşmış ve önce yanında bulunan Tevfik Rüştü Aras’a: “Bu mösyö kimdir?” diye sormuştu. Tevfik Rüştü de;
— “Paşam Amerikalı Gazetecidir” diye yanıt verince Atatürk, o gazeteciyle tanışmak istemişti. Tanışmanın ardından Atatürk’le Amerikalı gazeteci arasında şu konuşma geçmiş;
Atatürk Amerikalıya:
— ”Hangi Irktansınız.?” diye sormuş.
— “Amerikalıyım” yanıtını alınca.
— “Hayır, siz Amerikalı Değil Türksünüz.!” diye karşılık vermişti.
Amerikalı önce şaşırmış, bir yanlış anlaşılma olduğunu düşünerek yine “Ben Amerikalıyım” diye diretince Atatürk:
— “Cristof Colomb’tan elli yıl önce Türkler Amerika’yı keşfetmişler.!” diye söze başlayarak, müzelerimizde ceylan derisinden yapılmış Amerika haritalarının bulunduğunu, Amerika’ya giderken rastlanan Kayık Adaları’nın Türkçe Olduğunu, Türkçe de kayığa sandal da dendiğini, Kanarya Adalarının adının “KANARİ” olarak yazıldığını, Kanari’nin bizim Türkçede KANARYA olduğunu ve Amerikan yerli halklarının Bering Boğazı yoluyla Orta Asya’dan Amerika’ya gittiklerini anlattıktan sonra Amerikalıya:
— “Siz Amerikalılar, Orta Asya’dan hicret ettiniz. Olsanız olsanız Türk olabilirsiniz.“ diyerek sözlerini bitirmişti..
Amerikalı gazeteci şaşkındı.
Atatürk’ün tarihe olan ilgisini gördükten ve Amerikan tarihi hakkındaki ilginç sözlerini duyduktan sonra, bir kaç günlüğüne geldiği Türkiye’de daha uzun süre kalmış, günlerce müzelerde incelemeler yapmış, kitaplar okumuş, notlar almış ve Amerika’ya gidince de; “Biz Amerikalılar, Türk’ten başka bir şey değiliz…” diye yazılar yazmıştı. Türk Gazeteleri de Amerikalının Yazılarını Türkçeye çevirerek yayımlanmışlardı .
(Kaynakça: Atatürk ve Kayıp Kıta MU 2 Köken Sinan Meydan S-60)