Kahveler ve Alıntılar
  1. Haberler
  2. Yazarlar
  3. DÜNÜN İSTANBUL VE İNSANLARI

DÜNÜN İSTANBUL VE İNSANLARI

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

“Tüm İstanbul’lulara benden selam olsun!”

– Natali Papanigitidis-

“Ben Kuzguncuk da doğdum.

Büyükada, Kuzguncuk, Suadiye üçgeninde büyüdüm.

Babamın iş yeri Teşvikiye’deydi.

Arka balkonu Latife Hanım’a komşuydu.

Bir çok akrabamız karşı yakada otururdu.

Eskiden İstanbul’da oturuyorlar diyorlardı karşıya.

Orası İstanbul’sa, biz neredeyiz?

Bol bol  şehir dışına seyahat ettiğimizden olsa gerek;

 “Nerede yaşıyorsun?.” diye soranlara cevap verirken, hep şüpheye düşerdim küçükken.

Gerçekten İstanbul’da mı yaşıyoruz diye!

İstanbul’u doyasıya yaşadım ailem sayesinde, köşe bucak tanıtarak gezdirdiler sağolsunlar.

Marmara bambaşkadır.

Erguvanlar bezer baharda kıyılarını…

Ailem “eski” İstanbullu benim.

Eskiden kelimesinin içerisindeki anlam benim için son derece değerliydi, çünkü herkes fevkalade ve sihirliydi geçmişimde.

İstanbul’da bu sihirli insanları çok güzel muhafaza eden artıp çoğalan bir kraliçeydi…

Baktığımız her yüz aydınlık parlak ve sadeydi. Duruluk dürüstlük vardı bakışlarında insanların.

Muhabbetliydi dilleri bu dostların, selamsız, hatırsız geçilmezdi.

Zararsızdı eş dost, konu komşu hayırsız değildi.

Hile karışmamıştı henüz yediğimiz içtiğimize, daha tatlı daha bereketliydi..

Çocuk olmak terbiye işiydi, onun bile bir adabı vardı.

Oyalanacağımız şeyler kısıtlı olsa da çok iyi bilirdik oyalamayı kendimizi.

Ailemizi  uslu durup, utandırmamayı dahi bilirdik küçükken biz.

Misafir çocuk olmak , öyle uslu uslu oturmak demek hiç bir şey istememek demekti.

Göz hapsi denen şey bu olsa gerekti…

Çaktırmadan anne bir bakar, o bakıştan her şeyi anlardın.

Her gittiğimiz misafirlikte  çocuk sıkılmasın diye bu fotoğrafları özel muhafazalarda, albümlerde bana tek tek anlatarak verirlerdi! Ben uslu uslu ve bu fotoğrafların ne denli değerli olduğunu bilerek saatlerce ince ayrıntılarıyla incelerdim.

Çünkü ailem, başkalarının da, aile albümlerine değer verirdi.

O zaman saygı vardı insana ve çocuklara, önemsenirdi herkes… Büyükler kitaptan müzikten sanattan sohbet ederlerdi keyifli sohbetlerdi.

Misafirin arzusunda müzik çalınırdı.

Ev sahibinin yeteneği varsa mutlaka bir müzik aleti çalardı. En sevdiğim böyle akrabalarımıza olan ziyaretlerimizdi. Şarkılar söylenirdi.

Şiir okuyan  dost meclisleri vardı, fıkra ise sohbetlerin ilacıydı.

Genellikle pikapa çalması için bir plak koyulurdu, bestekarlar, musiki konuşulurdu.

Televizyon asla açılmazdı. İkramlar bu keyifli misafirlikte önemli değildi.

Çünkü insanlar bir birinin insanlığından tad alırdı…

Ve bu güzel insanların geçmişleri aile fotoğrafları, güler yüzlü simaları…

Siyah beyaz muhteşem fotoğraflarda en ince ayrıntıları dahi incelerdim.

O günleri de, o güzel insanları da çok özledim!

Huzur dolu bir masaldı sanki…

Eski İstanbullu olmak bir ayrıcalıktı,şimdi kime sorsanız herkes İstanbullu…

Kültürel zenginlik ve terbiye gerektirir bu şehir öyle kenarından kıyısından yakalamayla olmaz.

Rum, Ermeni, Musevi kimdir?

Bilir ve tanır İstanbullu…

Duyduğu ismin hangi kültürün parçası bilir.

Yabancı mısınız diye sormaz.

Az çok dillerinden anlar selamlaşacak kadarından fazlasını bilir…

Dini bayramlarından anlar, geleneklerinden haberdardır birbirlerinin kültürlerinden,

isimlerinden aşinadır…

Saygı, hürmet, nezaket, önceliğidir İstanbullu’nun…

Aile şerefi, gururu, manevi değerleri, maddi değerlerden üstündür.

Hor görmez, alçak gönüllülük ruhunda vardır.

Sokak sokak bilir ve tanır şehrini.

Nerede hangi bina vardı bilir.

Hangi semtte, kimler daha çok nüfus yoğunluğuna sahiptir bilir.

Hangi arkadaşı hangi semtin çocuğudur bilir.

Hatta ne anısı vardır hangi köşe başında, dökülür dilinden her tanıdık manzarada…

Kapı önü sohbetlerini sever…

Sokak hayvanlarına değer verir.

Bahçelerden, bitkilerden, çiçeklerden anlar…

İstanbullu deniz kokusunu, rakı kokusunu,

denizi ve deniz ürünlerini , zeytinyağlı yemekler,

mezeleri çok sever.

Hele bir de “kız sen İstanbul’un neresindensin?” diyebileceği bir sevdiği varsa değmeyin keyfine…

#Edebiyatvefarkındalık

Natali Papanigitidis

DÜNÜN İSTANBUL VE İNSANLARI
Yorum Yap

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir


The reCAPTCHA verification period has expired. Please reload the page.

Uygulamayı Yükle

Uygulamamızı yükleyerek içeriklerimize daha hızlı ve kolay erişim sağlayabilirsiniz.

Giriş Yap

Medyazar ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!