TÜRKÇENİN FELSEFESİ – 62
Doç. Dr. Haluk Berkmen
Zaman konusunun önemli olduğunu bildiğimden, sizlere Türkçenin zaman içindeki gelişimini ve diğer dillere olan etkisini özetlemeye çalışacağım.
Tüm kuzey yarı küre dillerinin tek bir kök dilden türediği tüm dil uzmanları tarafından kabul ediliyor. Bu kök dile Rus dil bilimciler Nostratik demektedirler. Alttaki haritada Nostartik denen bu kök dilin 25.000 yıl önceki yaygınlığı gösterilmiş. Haritayı çizen İsveçli Harald Sverdrup adlı dilcidir. Nostratik adlı kök dilin tüm Asya kıtasında, Avrupa’nın büyük bölümünde, Anadolu’da ve Mezopotamya’da konuşulmuş olduğu kırmızı renkle belirtilmiştir. Haritadaki taralı alanlar, kök dilin zamanla kuzey doğu Asya ile kuzey Afrika’yı kapsıyor.
25.000 yıl önce konuşulmuş bu kök dile Ön-Türkçe demenin doğru olduğunu Türkçenin Felsefesi (TF) – 4 sayılı yazımda belirttim. Ön-Türkçenin tek heceli sözcüklerden oluştuğunu ve zamanla tek hecelere takılar ekleyerek eklemeli bir dile dönüştüğünü TF – 1 sayılı yazımda anlattım. Ön-Türkçenin estetik ve kurallı bir yapıya sahip olduğunu da TF – 2 sayılı yazımda açıkladım. Türkçenin ses zenginliği ve estetiği 8 tane sesli harf ile konuşulduğu içindir. Aynı yazımda sesli harflerin iki ayrı grupta toplandıklarını ve kurallı bir şekilde sözcükleri oluşturduklarını çizerek gösterdim. Türkçe cümle yapısının özelliklerini de TF – 3 sayılı yazımda anlattım.
Ön-Türkçe zamanla, birçok eklemeli dilden oluşmuş geniş bir dil ailesine dönüştü. Bu geniş dil ailesine Türki diller demenin doğru olduğunu düşünüyorum ve Türki dil ailesini bir tablo halinde TF – 4 sayılı yazımda gösterdim ve Çuvaşçadan örnek cümleler sundum. Batılı dilciler Türki dil ailesine Ural-Altay dil grubu diyorlar, ancak Ural-Altay tanımı kısıtlayıcıdır. Zira Türki diller sadece Asya’da değil, Amerika’daki yerli halklar tarafından dahi konuşulmaktadır. Kuzey doğu Asya ve Alaska’daki Eskimoların dillerindeki Türkçe sözcükleri TF – 9 sayılı yazımda birkaç örnekle gösterdim. Bering boğazını aşarak tüm Amerika kıtasına iki farklı zamanda insanların yayıldıklarını TF -10 sayılı yazımdaki haritada görebilirsiniz.
Zaman çizelgesi olarak ilk göç dalgası günümüzden yaklaşık 23.000 yıl önce ve ikinci göç dalgası günümüzden 15.000 yıl önce olmuştur. Genetik bulgular bu tarihleri onaylıyorlar. Orta Amerika halkı olan Mayaların dilindeki Türkçe sözcükleri de TF – 10 sayılı yazımda örnekleriyle gösterdim. Günümüzden 5.000 yıl önce Japon adalarına göç etmiş olan Asya kökenli Ainulardan ve onlardan sonra adalara gelmiş olan Japon halkının dilindeki Türkçe sözcükleri TF – 5 sayılı yazımda belirttim.
Türkler özgün bir dil geliştirdikten sonra yazıyı da geliştirdiler. Yazı önce kayalara çizilmiş şekillerle ve resimlerle başladı ve ardından Tamga denen tam kavramlarla başladı. Damgaların hangi tarihte başladığı tam olarak bilinmese de Türk boylarını tanımlayan simgeler olduklarını TF – 11 sayılı yazımda örneklerle gösterdim. En önemli simge veya Tamga Gök Tanrıyı belirten ‘Tengri’ simgesidir. Bu simgeyi Türkler gittikleri dünyanın birçok yerinde kayalara çizmişlerdir. Tengri veya Tangrı simgesinin bulunduğu yerleri TF – 8 sayılı yazımda gösterdim. Orhun abecesi bu damgalardan gelişerek oluşmuştur. Orhun abecesi sanıldığı gibi M.S. 7ci yüzyılda oluşmadı. Kökeni çok daha eski zamanlara, belki de günümüzden 8.000 yıl öncesine uzanır. Bu gerçekten batılı dilciler hiç söz etmeseler de yazının günümüzden 5.000 yıl önce Sümer halkı tarafından geliştirilmiş olduğunu kabul ederler. Sümer halkının Asya kökenli olduğunu ve Sümer yazısının önce sözcük yazısı olarak resimlerle başladığını, zamanla hece yazısına dönüştüğünü TF – 12 sayılı yazımda gösterdim.
Daha fazla ayrıntıya girmeden, Türkçeden dönüşmüş ve özgün diller olarak gelişmiş dillerden ve yazılardan sırasıyla söz ettim ve örnekler verdim. Sanırım ki bu özetim, dünyadaki pek çok dilin ve yazının Asya’dan türemiş olan Ön-Türkçeden kaynaklandığını göstermiştir.