Kaygan Zemin
  1. Haberler
  2. Yazarlar
  3. ALEVİLİK, KIZILBAŞLIK KONUSU 

ALEVİLİK, KIZILBAŞLIK KONUSU 

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala
1270 yılında Hace Bektaş hakkın rahmetine kavuşur. Bilindiği gibi Selçukluda Aladdin Keykubatı zehirletilerek öldürülmesiyle, yerine Rum asıllı hanımından olan oğlu Aladdin Key Hüsreve başa geçer.  Gyaseddin Keyhüsrevin  anadolu Türkmen beylerini  yönetimden uzaklaştırması ve devlet yapısının persleşmeye yönelmesi  hasebiyle, tarihteki Türkmen olan Babailer  İsyanı  vuku bulur.    Hace Bektaş  ise Babailer isyanı lideri olan Baba İlyasın  yeğeni ve halifesidir. Hace Bektaşın sağlığında Anadolu da  100 cıvarında   ocak adı verilen Türkmen dergahı ve tekkesi mevcut.  Bu ocakların 98’ i Hace Bektaşa bağlanır. İki  ocak Hace Bektaştan bağımsız olarak yoluna devam eder. Bu ocaklar  mürşitlik kapısı  kabul edilen  Baba mansur ocağı ve Baba Mansur ocağı rehberliğini kabul eden “Baba Kureyş ocağı” dır.  Bu ocakların  tamamının seceresi Selçuklu sultanı Alaattin Keykubat tarafından verilir. Verilen bu secerelerin hiç birinde “ ALEVİ” kelimesi veya ünvanı kullanılmamıştır. Çünkü o tarihte henüz alevilik Anadolu literatüründe mevcut değildir. Ayrıca  Yedi ulu ozan olarak nitelenen zatların deyişlerinde ve söylencelerinde de Alevi  kavramına  hiçbir şekilde rastlanmıyor.
 Mel-un Yavuz Selim ve Şah İsmal kapışmasından yani savaşından  önce Erdebil tekkesi gibi  ve 1514 yılından sonra da Anadoluya gelen ve kurulan  tekke ve ocaklarda da Alevi kavramı  yoktur.   Daha da önemlisi Şah İsmail tarafından söylenmiş deyişlerde de Alevi kavramı ve ünvanı kullanılmamıştır ve Şah İsmailin “BEN KIZILBAŞIM” dediği gibi  “ BEN ALEVİYİM” şeklinde  bir ifade sarfetmemiştir. Yani Şah İsmailin deyişlerinde de Alevi ünvanı. Mahlası veya kelimesi bulunmamaktadır.
 Alevi kavramı 1600 yılında  Afrikada sünni içtahad üzere, ehlibeyit soyundan olan  Şerif ve Seyyitlerin  yine Alevi ünvanını kullanan Şazeli önderliğinde  Alevi tarikatı kurulur. Bu Alevi tarikatı 1780  de Anadoluya gelir Bursada bir zaviye inşa eder Anadolu Türkmenleri tarafından  ilgi görmez  ve sıcak bakılmaz.  Bursada ki zaviyenin şeyhi  Osmanlı  tarafından İstanbula  davet edilir.  Osmanlı bu Alevi tarikatı için maliyetini karşılayıp  8 yakın tekke ve zaviye inşa eder,  yani   açar ve bu Alevileri  danışman  ve şuray-ı devlet  görevine atadığı gibi  Alevi tarikat şeyhlerinede mürit olurlar. Alevi tarikat şeyhi olan Seyyitler ve şerifler Anadolu ocaklarına Pir Hce Bektaşa ve Şah İsmaile  sahtekar yalancı ve sapık derler. Sebebi ise “ SİZ NİYE Alevi değilsiniz ve neden ehlisünnet mezhebine bağlı değilsiniz “ diye. Dönem dönem bazı çevrelerce “ Aleviler camiye gider, ramazan da  orucu tutar ve namaz kılar,  madem Alevi olduğunuzu söylüyorsunuz, neden camiye gitmiyor ramazan orucu tutmuyor ve namaz kılmıyorsunuz” diye sorulmasının sebebi Alevilerin  sünni bir tarikat mensubu olduğu içindir.
 1900 yılına kadar ne bir Türkmen ne de  Anadolu Ocakları asla Alevi kavramını kullanmaz  1950  den itibaren Alevilik dillendirilir ve 1980 den itibaren Anadolu Türkmen Kızılbaşların tamanına Alevi  adı  dayatılır ve giydirilir. Çünkü Aleviler Ehli Sünnet vel cemaat mezhebine bağlı  ümmetç bir yapıdır. Türkmen Kızılbaşlarıda Alevilikle  sünnileştirip ümmetleştirmek ve öz kimliğinden, kültüründen ve inancı olan “Varlığın Bir-liği” inancından  koparmak  niyetiyle Sünni İslamın ve emperyalizm iş birliği   projesi ve öperasyondur.
Seyyit Cemal Dede.
ALEVİLİK, KIZILBAŞLIK KONUSU 
Yorum Yap

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir


The reCAPTCHA verification period has expired. Please reload the page.

Uygulamayı Yükle

Uygulamamızı yükleyerek içeriklerimize daha hızlı ve kolay erişim sağlayabilirsiniz.

Giriş Yap

Medyazar ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!