“Memalik-i Osmaniyye’de Ermenice, Rumca ve Bulgarca, hasılı İslam olmayan milletler lisanıyla yad edilen vilayet, sancak, kasaba, köy, dağ, nehir, ilah. bilcümle isimlerin Türkçeye tahvili mukarrerdir. Şu müsaid zamanımızdan süratle istifade edilerek bu maksadın fiile konması hususunda himmetinizi rica ederim.
Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü Cumhuriyet Arşivi, İstanbul Vilayet Mektupçuluğu, no. 000955, 23 Kânunuevvel 1331 (5 Ocak 1916) tarihli Enver Paşa’ya ait talimatname”
Türkiye’de yerleşim isimlerinin değiştirilmesi,
1913’ten günümüze Türk hükûmetlerinin Türkçe olmayan yer isimlerine karşı devam ettirdiği bir politika. Osmanlı İmparatorluğu ve sonradan Türkiye Cumhuriyeti‘ndeki binlerce yer ismi bu politikayla resmî kayıtlardan silindi ve Türkleştirme çabası sonucunda daha çok kullanılan tarihsel isimler terk edilerek bilinen veya yeni düzenlenmiş Türkçe isimlerle değiştirildi. Hükûmetler bu tür isimlerin “yabancı veya bölücü” olduğu iddiasıyla isim değişikliklerini gerçekleştirdi. Değiştirilen isimler genellikle Arapça, Bulgarca, Ermenice, Gürcüce, Kürtçe, Çerkesçe, Lazca, Süryanice, Yunanca ve Zazaca dillerindeydi.[1]
Yer isimlerinin değiştirilmesi politikası Osmanlı İmparatorluğu’nun son yıllarında başladı ve Türkiye Cumhuriyeti’nde hızlanarak devam etti. Kemalist hükûmetler döneminde yer isimlerini değiştirmek için özel devlet komisyonları kuruldu. 12.211 köy ve kasaba ismi ile 4 bin dağ, ırmak ve diğer coğrafi yerler dahil olmak üzere 28 bin civarı yer adının değiştirildiği belirlendi. İsim değişikliklerinin çoğu, ülke genelinde azınlıkta kalan etnik grupların nüfusun çoğunluğunu oluşturduğu doğu bölgelerinde gerçekleşti.
Türkiye’nin Avrupa Birliği‘ne üye olmaya çalıştığı 21. yüzyılın başlarında birlik kriterlerine uyum sağlama çabası nedeniyle yerel ve özellikle merkezi yönetimlerin yer isimlerinde değişiklik yapma sıklığı azaldı.[kaynak belirtilmeli] Hatta başta Kürt ve Zaza azınlıkların yaşadığı bazı köy isimleri eski adlarına geri döndürüldü.[kaynak belirtilmeli] Yer adları resmîyette değiştirilmiş olsa da önceki adlar, çeşitli bir etnik yapısı olan ülkede yerel lehçe ve dillerde var olmaya devam etmektedir.[kaynak belirtilmeli]
Tarihçe
Osmanlı İmparatorluğu
İttihat ve Terakki Cemiyeti, 1913’te bir askerî darbeyle Osmanlı yönetimini ele geçirdi.[2] Osmanlı İmparatorluğu‘nun ömrünün son yıllarında I. Dünya Savaşı’nın en kızgın dönemi yaşanırken devletin Müslüman olmayan Rum, Ermeni ve Süryani azınlıklarına yönelik etnik temizlik politikaları devam etmekteydi ve tam bu noktada Harbiye Nazırı Enver Paşa, 5 Ocak 1916’da şöyle bir emir yayımladı:[3][4][5][6]
Memalik-i Osmaniyye’de Ermenice, Rumca ve Bulgarca, hasılı İslam olmayan milletler lisanıyla yad edilen vilayet, sancak, kasaba, köy, dağ, nehir, ilah. bilcümle isimlerin Türkçeye tahvili mukarrerdir. Şu müsaid zamanımızdan süratle istifade edilerek bu maksadın fiile konması hususunda himmetinizi rica ederim.
Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü Cumhuriyet Arşivi, İstanbul Vilayet Mektupçuluğu, no. 000955, 23 Kânunuevvel 1331 (5 Ocak 1916) tarihli Enver Paşa’ya ait talimatname
Osmanlı İmparatorluğu’nun elinde tuttuğu halifelik makamı sebebiyle Enver Paşa Araplar ve Kürtler gibi Müslüman azınlıkların dillerinde olan yer isimlerini değiştirmedi.[7] Kendisinin verdiği emir dönemin birçok Türk aydını tarafından desteklenerek bir ilham kaynağı oldu. Bu kişilerden biri olan Türk asker ve yazar Hüseyin Avni Alparslan (1877–1921), kaleme aldığı Trabzon İli Lâz mı? Türk mü? adlı kitabında şunları yazdı:[8]
Ülkemizin sahibi olmak istiyorsak, en küçük köyün adını bile Türkçeye çevirmeli ve Ermenice, Yunanca veya Arapça biçimlerini bırakmamalıyız. Ülkemizi ancak bu şekilde kendi renklerine boyayabiliriz.
Bu emir halihazırda savaşta olan imparatorluktaki askeri yazışmalarda büyük bir karışıklığa sebep oldu. Bu yüzden 15 Haziran 1916’da verilen yeni bir emirle yer isimlerinin değiştirilmesi savaş sonuna kadar durduruldu.[9] Kararın savaş sonrası yeniden uygulamaya konması, İttihatçı hükûmetin düşmesi ve hem Osmanlı hem Avrupa mahkemelerinin etnik azınlıkları katlettiği için İttihatçı liderleri yargılanması sebebiyle gerçekleşemedi.[5][10]
İttihatçıların başlattığı isimlerin Türkçeleştirilmesi politikası Türkiye Cumhuriyeti‘nde de devam etti ve yer isimlerinin değiştirilmesi süreci on yılları bulan bir zaman dilimine yayıldı.[4][7]
Türkiye Cumhuriyeti
Türk milliyetçiliği ve laiklik ilkeleri modern Türkiye Cumhuriyeti’nin altı kurucu ilkesinden ikisiydi.[11] Ülkenin kurucusu ve ilk yıllarının lideri Mustafa Kemal Atatürk, Osmanlı İmparatorluğu’ndan kalan Türk nüfusu inşa ettiği yeni ulus devletin merkezine koymuştu. Cumhuriyetin ilk otuz yılında yer isimlerinin Türkleştirilmesi[5][7][12] çeşitli aralıklarla dönemsel olarak tekrar gerçekleştirildi.[13][14][15][16] Ermenistan, Kürdistan veya Lazistan (1921 öncesinde Rize‘nin resmî adı) gibi tarihsel bölge isimlerini kullanan ithal haritaların ülkede kullanımı yasaklandı. Örneğin Leipzig‘de basılmış Der Grosse Weltatlas adlı harita bunlardan biriydi.[17]
1927’de İstanbul’da Türkçe olmayan sokak, cadde ve meydan isimlerinde kapsamlı bir değişikliğe gidilerek 6.215 isim değiştirildi.[18][19]
Atatürk’ün ölümünden sonra 1940’ların sonunda ve 1950’lerde Demokrat Parti döneminde “anlamları güzel çağrışımlar uyandırmayan, insanları utandıran, gurur incitici, yahut alay edilmesine fırsat tanıyan kelimelerden oluşan isimler” Türkçe olsalar bile değiştirildiler. Bunun yanı sıra kızıl, çan ve kilise (örneğin Kırk Kilise) gibi Hristiyanlığı çağrıştıran yer isimleri de resmîyetten silindi. Arap, Çerkes, Gürcü, Kürt, Laz, Tatar ve muhacir gibi kelimeleri içeren isimler ise “bulundukları yerde bölücülüğe meydan vermemeleri” gerekçesiyle değiştirildi.[20]
1952’de İçişleri Bakanlığı bağlı çalışacak olan Ad Değiştirme İhtisas Kurulu oluşturuldu. Bu kurula herhangi bir belediye sınırında kalan park, sokak ve yol gibi yerler hariç tüm yer isimlerini değiştirebilme yetkisi verildi. Kurulda Türk Dil Kurumu, Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi, Genelkurmay Başkanlığı, İçişleri Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı ve Savunma Bakanlığı’ndan temsilciler yer aldı. 1978’e kadar çeşitli aralıklara çalışan kurulun çalışmaları sonucunda Türkiye’deki köy isimlerinin %35’i değiştirildi.[21] Ad Değiştirme İhtisas Kurulunun 12.211 köy ve kasaba ile 4.000 dağ, nehir ve diğer topoğrafik isim dahil olmak üzere 28.000 civarı yer ismini değiştiği belirlenmiştir.[20][22][23][24][25] Bu sayı adı değiştirilen caddeleri, anıtları, mahalleleri ve belediyeleri oluşturan çeşitli alt yerleşim birimlerini de içeriyordu.[13][20][26] 1980’deki askerî darbeden sonra 1983’te komisyon yeniden oluşturuldu ve 280 köyün ismini değiştirdi. 1985’te verimsizlik nedeniyle tekrar kapatıldı.[21] 1980’lerden itibaren Türk hükûmetleri ile devlet otoritesine karşı çıkan Kürt isyancılar arasındaki gerilimin artması sebebiyle isim değişiklikleri daha çok Kürtçe köy, kasaba ve ırmak isimlerine odaklandı.[12][27]
1968’de İçişleri Bakanlığı tarafından yayımlanan ve değişen köy isimlerini listeleyen Köylerimiz adlı kitabın önsözünde değişiklikler şu şekilde açıklanır:
Yabancı kökten geldiği anlaşılan ve iltibasa yol açtığı tespit olunan, yaklaşık olarak, 12000 köy adı Bakanlığımız İller İdaresi Genel Müdürlüğünde çalışan “Yabancı Adları Değiştirme Komisyonu” tarafından incelenerek Türkçe adlarla değiştirilmiş ve kullanma alanına konmuştur.[24]
Politika sonucunda Türkçe kökenli olmayan coğrafi veya topoğrafik yer ismi kalmadı.[15] Yeni isimlerden bazıları Türkçe çağrışımlarıyla değiştirildikleri için önceki isimlerine benziyordu. Örneğin Ağhtamar, Akdamar olarak değiştirilmişti.
Türkiye’de coğrafi isimler resmîyette değişmiş olsa da asıl isimler ülke genelinde yerel lehçelerde ve dillerinde kullanılmaya devam etmektedir.[20] Türk siyasetçiler 2000’lerin sonlarındaki bazı konuşmalarında yerleşim yerlerinin önceki isimlerini de kullandı. 2009’da Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Güroymak ilçesindeki konuşmasında ilçenin yerel ismi olan Norşin’i kullanmayı tercih etti. Aynı yıl Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ise Güneysu ilçesinin önceki ismi olan Potamya’yı kullandı.[28] Aynı dönemde Kürt açılımı kapsamında başta Kürtçe isimler olmak üzere önceki yer isimlerinin geri kazandırılması için çeşitli girişimler gerçekleşti.[29] Ekim 2012’de Barış ve Demokrasi Partisi tarafından meclise sunulan bir yasa önerisinde başta Kürtçe isimli köyler olmak üzere yerleşim yerlerine eski adlarının verilmesi teklif edildi.[30] Birkaç yıllığına ülkenin doğusundaki çeşitli resmî binalara Türkçenin yanı sıra Kürtçe ve nadiren de olsa Ermenice yer isimlerini içeren tabelalar asıldı ancak bu tabelaların birçoğu 2015’te çözüm sürecinin bitmesiyle kaldırıldı.[31][32]
İllere göre değişiklikler
Coğrafi ad değişikliklerinin çoğu, ülkede etnik azınlık nüfuslarının yaşamakta olduğu veya daha önceleri yaşadığı doğu bölgelerinde ve Doğu Karadeniz kıyılarında gerçekleştirildi. Ermeni dil bilimci Sevan Nişanyan‘ın tahminlerine göre 4.200 Yunanca, 4.000 Kürtçe, 3.600 Ermenice, 750 Arapça, 400 Süryanice, 300 Gürcüce, 200 Lazca ve 50 diğer dillerde adlara sahip olan yer ismi değiştirildi.[4][13][14][15][16] Ad Değiştirme İhtisas Komisyonu’nun resmî istatistiklerine göre ise toplamda 12.211 köy, kasaba, şehir ve diğer yerleşim yerlerinin adları değiştirildi.[20][23] Aşağıdaki tablo yeniden adlandırılan köy, kasaba ve şehirlerin sayısını gösterir.[20][27]
İl | Sayı | İl | Sayı | İl | Sayı | İl | Sayı | İl | Sayı |
---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|
Erzurum | 653 | Kastamonu | 295 | Giresun | 167 | Amasya | 99 | Denizli | 53 |
Mardin | 647 | Gaziantep | 279 | Zonguldak | 156 | Kütahya | 93 | Burdur | 49 |
Diyarbakır | 555 | Tunceli | 273 | Bursa | 136 | Yozgat | 90 | Niğde | 48 |
Van | 415 | Bingöl | 247 | Ordu | 134 | Afyon | 88 | Uşak | 47 |
Sivas | 406 | Tokat | 245 | Hakkâri | 128 | Kayseri | 86 | Isparta | 46 |
Kars | 398 | Bitlis | 236 | Hatay | 117 | Manisa | 83 | Kırşehir | 39 |
Siirt | 392 | Konya | 236 | Sakarya | 117 | Çankırı | 76 | Kırklareli | 35 |
Trabzon | 390 | Adıyaman | 224 | Mersin | 112 | Eskişehir | 70 | Bilecik | 32 |
Şanlıurfa | 389 | Malatya | 217 | Balıkesir | 110 | Muğla | 70 | Kocaeli | 26 |
Elazığ | 383 | Ankara | 193 | Kahramanmaraş | 105 | Aydın | 69 | Nevşehir | 24 |
Ağrı | 374 | Samsun | 185 | Rize | 105 | İzmir | 68 | İstanbul | 21 |
Erzincan | 366 | Bolu | 182 | Çorum | 103 | Sinop | 59 | Edirne | 20 |
Gümüşhane | 343 | Adana | 169 | Artvin | 101 | Çanakkale | 53 | Tekirdağ | 19 |
Muş | 297 | Antalya | 168 |
Dillere göre değişlikler
Ermenice
Ermenice coğrafi yer isimleri ilk kez Sultan II. Abdülhamid zamanında değiştirildi. 1880 yılında Ermenistan sözcüğünün gazetelerde, okul kitaplarında ve devlet kurumlarında kullanılması yasaklandı.[33] Ermenice yer isimlerinin değiştirilmesi erken cumhuriyet döneminden 21. yüzyıla kadar devam etti. Buna soyadların Türkçeleştirilmesi, hayvan isimlerinin değiştirilmesi,[34] Ermeni tarihi figürlerinin isimlerinin değiştirilmesi (örneğin Ermeni Balyan ailesi, Baliani adlı bir İtalyan ailesiymiş gibi gösterilerek gizlendi).[35]
Ermenice yer isimlerinin çoğu Osmanlı İmparatorluğu’nun doğu illerinde yer almaktaydı. Yapı veya eser gibi anlamlara gelen -kert son eki (örneğin Manavazgerd, Dikranagerd ve Vağarşagerd), köy anlamına gelen -şen son eki (örneğin Noraşen) ve şehir anlamına gelen -van son eki (örneğin Çarentsavan, Nahçıvan ve Tatvan) Ermenice yer isimlerinin birer göstergesiydi.[7] Osmanlı İmparatorluğu’nun son döneminde özellikle de Ermeni Kırımı sırasında Kürt ve Türk aşiretleri Ermenilerden boşalttıkları köylere yerleşerek buraların Ermenice isimlerini kendi koydukları yeni isimlerle değiştirdiler (örneğin Noraşen adı Norşin şeklinde Kürtçeye geçti).[7]
Sevan Nişanyan 3.600 civarında Ermenice coğrafi yer ismin değiştiğini tahmin etmektedir.[4]
Ermenice ismi | Yeni ismi | Notlar |
---|---|---|
Govdun | Goydun | Ermenice: “İnek damı” |
Ağtamar | Akdamar | Anlamı bilinmiyor[38] |
Manavazkert | Malazgirt | Ermenice: “Manavaz‘ın şehri” |
Kayl Ket | Kelkit Çayı | Ermenice: “Kurt deresi”.[39] |
Çermuk | Çermik | Ermenice: “Kaplıca” |
Haçkar | Kaçkar | Ermenice: Haçkar veya haç taşı.[40][41] |
Ani | Anı[42] | Pakradunilerin tarihi başkenti. |
Sevaverag | Siverek | Ermenice: “Kara haraba” |
Metskert | Mazgirt | Ermenice: “Büyük şehir” |
Pertak | Pertek | Ermenice: “Küçük kale” |
Ermenice ismi | Yeni ismi | Notlar |
---|---|---|
Akn | Eğin, sonradan Kemaliye | Ermenice: “Kaynak, çeşme”[43] |
Vostan | Gevaş | Ermenice: “Krala ait (olan)” |
Noraşen | Güroymak | Ermenice: “Yeni şehir”. Güroymak‘da yaşayan Kürtler köyün asıl adının Kürtçe “Norşin” olduğunu iddia etmektedir. |
Zeytun | Süleymanlı | Ermenice: “Zeytin”. Türkçe ismi köyü 1915’te ele geçiren Süleyman Paşa’ya ithafen verildi.[44] |
Everek | Develi | Harabe anlamındaki Ermenice Averag sözcüğünden türemiştir. |
Karpert | Harput, sonradan Elazığ | Ermenice: “Kayalık kale” |
Çabakçur | Bingöl | Ermenice: “Kaba (dalgalı, pürüzlü) sular” 1944’e kadar Çabakçur kullanıldı. Kürtçe’de Çolig olarak bilinir. |
Gürcüce ve Lazca
Tarihsel Tao-Klarceti ve Lazistan bölgelerinde Gürcü ve Laz kültürü görülmekteydi. Tao-Klarceti ve Lazistan, 16. yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu tarafından fethedildi. Dilbilimsel farklılardan dolayı bölgeye atanan Osmanlı paşaları Gürcüce-Lazca yer adlarını Osmanlı Türkçesine uyarladı. Bazı coğrafi isimler o kadar sert bir şekilde değiştirildi ki, orijinal halini belirlemek neredeyse imkansız hale geldi. Osmanlıların yaptığı coğrafi isim değişiklikleri 1913’te yoğunlaştı. Osmanlı İmparatorluğu’nun çöküşünden sonra, yeni Türk hükûmeti isim değişikliği politikasını sürdürdü. Türkiye’nin Gürcüce-Lazca coğrafi adlarını değiştirmeye yönelik girişimleri 1925’te başladı.[45] Coğrafi adlardaki değişiklikler 1959’da dönemsel olarak yeniden başladı ve 20. yüzyıl boyunca devam etti. Gürcüler bölgede önemli bir azınlık olmalarına rağmen, 1927’de Artvin il meclisi Gürcüceyi yasakladı.[46] Buna karşın Artvin halkı, konuşma dilinde eski yer adlarını kullanmayı sürdürdüler.
Hükûmet 1914-1990 yılları arasında, Rize’deki coğrafi isimlerin %33’ünü ve Artvin’deki yer isimlerinin %39’unu değiştirdi.[47]
Nişanyan, 500 Gürcüce ve Lazca coğrafi adın Türkçeye dönüştürüldüğünü tahmin etmektedir.[4]
Gürcüce veya Lazca isim | Yeni isim | Notlar |
---|---|---|
Tskarostavi | Öncül | Gürcüce: “Pınar başı” |
Doliskana | Hamamlı | Gürcüce: “Buğday tarlası” |
Berta | Ortaköy | Gürcüce: “Keşişlerin yeri” |
Veli | Sevimli | Gürcüce: “Tarla”/”Çayır” |
Taoskari | Çataksu | Gürcüce: “Tao kapısı” |
Ahalta | Yusufeli | Gürcüce: “Yeni tepe” |
Makriali | Kemalpaşa | |
Vits’e | Fındıklı | Lazca: “Dal” |
Atina | Pazar | |
Muzareti | Çakırüzüm, Göle | Gürcüce: “Kapalı alan” |
Gürcüce veya Lazca isim | Yeni isim | Notlar |
---|---|---|
Şavşeti | Şavşat | Gürcüce: Şavşların yeri (Gürcülerin alt etnik kolu) |
Artanuji | Ardanuç | Lazca-Megrelce: Artani Koyu |
Oltisi | Oltu | |
K’ola | Göle | Kolhis adıyla alakalı |
Kürtçe ve Zazaca
Kürtler ve Zazalar Müslüman oldukları için Osmanlı İmparatorluğu’ndaki bu halkların kendi dillerindeki coğrafi yer isimleri değişiklikleri Hristiyan gruplara ait yerleşim yerlerinde olduğu kadar yaygın değildi. Ancak Cumhuriyet dönemiyle birlikte ve bilhassa Dersim İsyanı sonrasında Kürtçe ve Zazaca isimlerin değiştirilmesi sıkça rastlanır bir hâle geldi.[48] Cumhuriyetin çeşitli dönemlerinde Kürtçe konuşmak ve bunun yanı sıra “Kürdistan” ve “Kürt” sözcüklerinin kullanımı yasaktı.[49] Türk hükûmetleri Kürtlerin varlığını inkâr eden bir yok sayma politikası benimseyerek Kürtlerin aslında Dağ Türkü olduğuna dair asılsız bir iddia ortaya atmıştı ve Kürt sözcüğünün kullanımından kaçınmak amacıyla Kürtlere “Doğulu” diye hitap etmeye başlamıştı.[50]
Kürtçe isimlerin değiştirilmesine aslında Kürtçe olmayan Zazaca yer isimleri de dahil edilmiştir. Nişanyan, 4.000 Kürtçe ve Zazaca yer isminin değiştirildiğini belirtmektedir.[4]
Kürtçe veya Zazaca isim | Arapçası | Yeni isim | Notlar |
---|---|---|---|
Qilaban | Uludere | Kürtçe: “castellan” | |
Dersîm | Tunceli | ||
Qoser | Kızıltepe | Kürtçe: “kızıl dağ” | |
Şax | Çatak | Kürtçe: “ağaç deresi” ya da “dağ” | |
Êlih | Batman | ||
Karaz | Kocaköy | ||
Hênî | Hani | Kürtçe: “bahar”, Zazaca: “çeşme” | |
Dara Hênî | Genç | Kürtçe: dar: “ağaç”, hênî: “bahar” | |
Ginc (Genc) | Kaleköy | Zazaca: “hazine” | |
Çolig | Bingöl | Kürtçe: “vadide, vadide bir yer” | |
Şemrex | Mazıdağı | Kürtçe: Şam yolu | |
Colemêrg | Hakkâri | Türkçe: “çölemerik” Ermenice: “ghmar” | |
Serêkaniyê | Ceylanpınar | Kürtçe: “doğal pınar” | |
Arapça’dan geçen hâli kullanılanlar | |||
Amed | Diyar-u Bekr ديار بكر | Diyarbakır | Ermenice: “dikranagerd” |
Rumca
Pek çok Rumca isim kökenini Bizans ve Trabzon imparatorlukları döneminden almaktadır.
Osmanlı İmparatorluğu döneminde de, pek çok Rumca isim bozulmadan ya da çok az değişim göstererek ismini muhafaza etmeye devam etmiştir. Örneğin, İzmir ismi Rumca Smyrna’dan gelmektedir. Rumca Smyrna’ya anlamına gelen is Smirnin, Türkçeye zamanla İzmir olarak geçmiştir. Benzer şekilde İznik aslı Rumca olan is Nikaean’dan gelmektedir. İstanbul ismi de (“is tan Polin” ya da Türkçesiyle “şehire”) kökenli Rumca’dan gelmektedir.[51]
Nişanyan‘a göre 4,200 Rumca coğrafi isim Türkçeye çevirilmiştir.[52]
Rumca ismi | Yeni isim | Notlar |
---|---|---|
Aïvalí | Ayvalık | |
Potamia | Güneysu | Rumca: “nehir” |
Néa Phôkaia | Yenifoça | |
Makri | Fethiye | Rumca: “uzun” |
Livíssi | Kayaköy | |
Kalamaki | Kalkan | |
Konstantinoupolis | İstanbul | Rumca: “Konstantin’in şehri” |
Neopolis | Kuşadası | Rumca: “yeni şehir”, Venedikçe: “Scala Nova” |
Sinasos | Mustafapaşa | |
Prens Adaları
| Prens Adaları | |
Satari | Ortaköy | Rumca:”Bol tahıl olan yer” |
Süryanice
Değiştirilen Süryanice isimlerin çoğu Tur Abdin bölgesine ait isimlerdir. Tur Abdin (Süryanice: ܛܘܼܪ ܥܒ݂ܕܝܼܢ) Mardin ilinin doğusu, Şırnak ili, Dicle nehrinin batısı ve Suriye sınırına kadar olan bölgeyi ifade eder. Tur Abdin, Süryanice’de (tanrının) hizmetlilerinin dağları anlamına gelir. Süryani Ortodoks Kilisesi‘ne mensup Hristiyanlar için büyük önem atfetmektedir. Tur Abdin, Süryani halkının manastırlarının ve kültürlerinin merkezidir. Tur Abdin bölgesindeki Süryaniler,[53][54] kendilerini Suroye ya da Suryoye olarak adlandırırlar. Süryaniler, Turoyo ismini verdikleri Aramice‘nin Doğu Aramicesi kolunu konuşurlar.[55]
Süryani Soykırımı‘ndan sonra, bölgedeki Süryani halkı sürülmüş veya katledilmişlerdir. Günümüzde bölgede 5,000 civarında Süryani’nin yaşadığı tahmin edilmektedir.[56]
Nişanyan’ın tahminlerine göre bölgede 400 civarında Süryanice isim değiştirilmiştir.[4]
Süryanice/Aramice ismi | Arapçası | Yeni ismi: | Notlar |
---|---|---|---|
Kafrô Taxtaytô | Elbeğendi | Doğu Aramicesi: “aşağı köy”[57] | |
Barsomik | Tütenocak | Nasturi patriği Bar Savma’nın ismi | |
Iwardo | Gülgöze | Doğu Aramicesi: “çiçek çeşmesi” | |
Arbo | Taşköy | Doğu Aramicesi: “keçi” | |
Qartmîn | Yayvantepe | Doğu Aramicesi: “orta köy” | |
Kfargawsô | Gercüş | Doğu Aramicesi: “kuytu köy” | |
Kefshenne | Kayalı | Doğu Aramicesi: “barış taşı” | |
Beṯ Zabday | İdil | İsmini Büyük Babay’dan almıştır | |
Zaz | İzbırak | ||
Anḥel | Yemişli | ||
Arapça’dan geçen hâli kullanılanlar | |||
Merdô | Mâridîn ماردين | Mardin | Doğu Aramicesi: “kaleler”[58][59] |
Xisna d’Kêpha (Hisno d’Kifo) | Hasni Keyfâ حصن كيفا | Hasankeyf | Doğu Aramicesi: “kayalık kale” |